- Usta be!
- Efendim?
- Epey oldu sizinle sohbet etmeyeli değil mi?
- Evet.
- Dün akşam ne oldu biliyor musunuz?
- Söylemezsen nereden bilebilirim ki?
- Dün akşam bizim ‘mekan’da arkadaşlarla sohbet ederken, bir arkadaşımızın yanında tanımadığımız bir zat geldi.
- Eeee?
- Uzun süre oradan buradan konuştuk. Yani kısa sürede ‘vatan’ kurtardık. ‘İnsan hakları’ndan, ‘hayvan hakları’ndan, ‘dünya jeopolitiği’nden ve ‘uluslararası problemler’den bahsedip çözüm yolları (!) aradık. Bu arada yen gelen arkadaşın iyi bir ‘hayvan hakları savunucusu’ olduğunu anladım.
- Eeee?
- Mekândan ayrılma zamanına yakın TV’de Filistin Katliamı haberleri veriliyordu. Arkadaşlar üzgün bir şekilde, bir şey yapamamanın verdiği üzüntüyle sessizce görüntüleri TV’deki seyrediyorlardı. Bir ara o yeni gelen arkadaş şöyle dedi: “Ben Arap değilim ki Arapların haklarını savunayım”…
-Eeee?
- Birden sigortam attı ve gayri ihtiyari patladım ve şöyle dedim: “Sen hayvan mısın ki Hayvan Hakları’nı savunuyorsun da, Filistin gibi bir coğrafyada katliama uğrayan masum çoluk çocuk insanların acı durumu seni ilgilendirmiyor“
- Eeee… Sonra
- ‘Sizin gibi cahil insanların yanında olmak bile kabahat’ deyip çıktı gitti…
- Afferim çırak sana…